Teb yakınlarında yapılan kazılarda ele geçen bu küçük figür, ilk bakışta korkutucu bir manzara sunuyor. Bacakları ve kolları arkadan bağlanmış, vücudu baştan aşağıya çivilerle delinmiş bu kil bebek, tıpkı bir voodoo bebeği gibi lanetlenmişe benziyor. Ancak heykelin üzerindeki Yunanca yazıt, bambaşka bir hikayeyi ortaya çıkarıyor.
MÖ 3. veya 4. yüzyıla tarihlenen heykelin, Mısır’da yaşamış Yunan kökenli bir genç tarafından yapıldığı anlaşılıyor. Heykelin üzerindeki yazıda, genç adamın sevgilisi Ayas’ı kendine aşık etmek için bu büyüyü kullandığı açıkça belirtiliyor. Yazıda, “Bana gelene kadar ne yiyip içmesine izin verme ve benden başka hiçbir erkekle tanışmasına izin verme. Benimle yalnız kalmayı kabul edene kadar ona istediğini yap. Yaşadığım sürece beni dinleyecek, beni sevecek ve her zaman gerçeği söyleyecek” ifadeleri yer alıyor.
Bu büyü ritüeli, antik dünyada yaygın olarak kullanılan bir yöntemdi. Aşıklar, sevdiklerini kendine bağlamak için çeşitli büyülü nesneler ve ritüeller kullanırlardı. Kil heykelcikler, bu amaçla sıklıkla tercih edilen araçlardandı. Heykelciğin üzerine yazılan sözler ve yapılan işlemler, sevgilinin düşüncelerini ve davranışlarını etkilemek için tasarlanmıştı.
Mısır’da bulunan bu kil heykel, aşkın ve kıskançlığın insanları nelere sürükleyebileceğini gösteren çarpıcı bir örnek. Aynı zamanda, antik dünyada yaşayan insanların inançlarını ve ritüellerini daha yakından anlamamızı sağlıyor. Heykel şu anda Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergileniyor ve ziyaretçilere antik dünyanın gizemli bir köşesini keşfetme fırsatı sunuyor.